Yengemle Aile Pikniğinde Seviştik
İçerik
Dayım 3 evlilik yapmış bir adamdır. İlk karısını saymazsak hepsi kendisinden genç ve oldukça güzel kadınlardır. Dayım müteahhit olduğu için maddi durumu oldukça iyidir. Biraz da mafyavari bir görüntüsü var. Her zaman takım elbise giyen, belinde silah taşıyan sürekli sanki çok önemli telefon görüşmeleri yapıyormuş gibi görünen bir adam. Kadınlar ne buluyor bilmiyorum ama her zaman etrafında oldukça güzel kadınlar olur. Zaten ilk karısından da metresi yüzünden ayrılmıştı. Neyse son evlendiği Çiğdem yenge 30’lu yaşlarının başında, oldukça güzel, sarışın ve içten bir kadın. Dayımla evlerimiz çok yakın olmasına rağmen bize pek gelip gitmez. Ama eşi gündüzleri evde sıkıldığı için sık sık gelir.
Çok samimi olmasak da Çiğdem yengeyle aramız oldukça iyidir. Bu seks hikayesi olayında onunla beraberdim. Ben o zamanlar 24 yaşında bıçkın bir delikanlıyım. Bir gün aile içinde dendi ki; “yarın cumartesi, hava da çok güzel, hep beraber pikniğe gidelim.” Akşamdan hazırlıklar yapıldı, hasırlar, hamaklar sepetler hazırlanıp arabaya koyuldu. Sabah giderken de içecekler ve etler alındı. Babam böyle kalabalık piknik alanlarından hiç hoşlanmaz. Nerede kıyıda köşede kalmış sessiz sedasız bir yer var oraya götürür. Arabada ön tarafta babam ve küçük amcam var. Arkada ise annem, küçük kardeşim, Çiğdem yenge ve ben varız. Çiğdem yenge diz kapağının biraz üstünde bol bir etek giymiş, bende bir şort giymişim. Gözüm Çiğdem yengenin bir taraflarına kaymasın diye sürekli camdan dışarı bakıyorum. Onun ve benim bacağımın çıplak kısımları birbirine değdikçe erekte oluyorum. Her ne kadar belli olmasın diye elimle bastırsam da taş gibi olmuş, engel olamıyorum. Bizimkiler kendi aralarında bir şeyler konuşuyor, ama ben sikim belli olmasın diye bastırmaktan başka bir şeye odaklanamıyorum. Bir yandan belli olacak diye korkuyorum, bir yandan da yol hiç bitmesin istiyorum.
Piknik yapacağımız alana vardık. Herkes arabadan indi, eşyalar taşınıyor, annem ve yengem hasırları serip oraya yerleşmeye çalışıyor. Ben erekte olmuş sikimi gizleyip eşya taşımaya çalışıyorum. Her şey taşınıp yerleştiğinde daha fazla duramadım ve “ben biraz etrafı gezip keşif yapayım” diyerek kalktım. Amacım tek başıma kalıp biraz rahatlamak ve uygun bir yer bulursam mastürbasyon yapıp bu durumdan kurtulmaktı. Ama yengem “dur ben de geleyim” diyerek takıldı peşime. Annem ikimize de imalı bir bakış fırlattı. Durumu anladı mı yoksa yengem işten kaçıyor diye sadece sinir mi oldu bilmiyorum ama bu durum beni daha da tedirgin etti.
Yengemle biraz yürüdük, aynı zamanda sohbet ediyoruz. Ben dedim ki “aslında tuvaletim geldiği için yürümeye çıktım” o da “ben gideyim mi o zaman?” deyince yok tutabilirim dedim. Etkisini kaybetmeye başlayan ereksiyon tekrar yakamı tuttu. Yengem de “artık çişini yap istersen patlayacak gibi görünüyor” deyince bir ağacın dibine gidip tuvaletimi yapıp geldim. Biraz daha yürüyüp uzaklaştıktan sonra yengem “kabarıklığı çişinden dolayı değilmiş sanırım” deyip tatlı bir gülümseme attı. Biraz dalgasını geçtikten sonra “bu şekilde dönmeyelim, başka bir şey sanırlar” dedi. Ama ne yapabilirim ki, penis bu yani erekte olunca kolay kolay inmiyor. Ben de şakasına dedim ki “ne yani mastürbasyon mu yapayım?” Yengem de “yapacaksan yap ben beklerim burada” dedi. Bu konudaki rahatlığı beni benden aldı ve seks hikayemizi başlattı, şaşırttı, bir yandan da cesaretlendirdi. Fermuarımı indirince “burada yanımda mı yapacaksın hayvan?” dedi. Ben de şimdi sormayı nasıl cesaret ettiğimi aklımın almadığı o soruyu sordum; “Ben, sen yaparsın diye düşünmüştüm” bunu söylerken de erekte olmuş sikimi dışarı çıkarmış bulundum. Bu ormandan ya çok mutlu biri olarak çıkacaktım, ya da yaptığına ömür boyu pişman olan bir salak olarak. Neyse ki birincisi oldu. Çiğdem yenge bana sessizce yaklaştı, eliyle sikimi kavrayarak sıvazlamaya başladı. İkimizde ayaktaydık ama o sikime hiç bakmıyordu bile hissiz bir ifadeyle yüzüme bakıyordu sadece. Biraz sıvazladıktan sonra daha fazlası olmasını istedim. Elimi Çiğdem’in kafasına koyarak aşağıya doğru bastırdım. İlk başta ne yaptığımı tam kavrayamadığı için bir duraksadı. Tekrar bastırdığımda ise eğildi. Güzelliğine hayran olduğum kadının yüzü ile sikim arasında sadece birkaç santim vardı. Sikimin ucuna önce dilinin değdiğini hissettim, sonra da yavaşça dudaklarının. Artık çıldıracak gibi olduğum için daha fazla dayanamayıp ileriye doğru itip hepsini ağzına sokmaya çalıştım. Artık daha fazla dayanamayarak kendimi bıraktım ve boşaldım. Muhtemelen Çiğdem bu kadar erken beklemediği için kaçamadı ve ağzının içine de biraz boşalmış oldum. Yüzünü ekşitip yere tükürdü hemen. Gitmeden önce de çeşmeye uğradık ve ağzını yüzünü iyice temizledi.
Dönerken neredeyse hiç konuşmadık ama benim yüzümde aptal bir mutluluk ve tebessüm vardı. Bir şey söyleyip bu büyüyü bozmak istemedim. Piknik benim için oldukça eğlenceli geçti. Arabayla dönerken Çiğdem abla yanıma oturmamak için ekstra bir özen gösterdi. Bu da dönerken beni “acaba şimdi ne olacak, başım dertte mi, niye birden bu kadar soğuk davranıyor” gibi düşünceler aldı gitti. Bu durum beni de durgunlaştırdı. Piknikten sonraki bir hafta Çiğdem yengeyi neredeyse hiç görmedim. Ben eve geldiğimde çoktan gitmiş oluyordu. Bir hafta sonra cumartesi günü, daha kahvaltı bile yapmadan annem “Çiğdem yengen aradı, yemek yapıyormuş ama salçası bitmiş, acil götür gel” deyince koşarak gittim. Kafamdaki tek soru dayımın evde olup olmayacağı ve bana nasıl davranacağı ile ilgiliydi. Kafamda binbir türlü fantezi vardı, kapıyı gecelikle mi açar, direk beni içeri çekip öper mi gibi bir dünya fantastik düşüncelerle kapıyı çaldım. Kapıyı gayet normal bir kıyafetle ve hafif soğuk bir tavırla açınca hayallerim yine yıkıldı. Teşekkür etti, hala beklediğimi görünce de içeri girmeyi teklif etti. Gerçekten de yemek yapıyormuş.
Mutfakta o bir şeyler yaparken gözlerinin içine bakmaya çalıştım ama hiç umursamadı. Bir cesaret elimi beline attım. Direk irkilip bana döndü. Çaktırmadan elimi yavaşça aşağıya kaydırırken “kimseye bir şey söylemedim, söylemem de zaten” dedim. Oldukça kızgın bakıyordu, hiç cevap vermedi ama aşağılara inen elimi de durdurmadı. Ben “sadece bir kere, yemin ediyorum bir daha istemem, hatta istersen selam bile vermem” diye yalvarır ses tonuyla konuşmaya devam ettim. Hiçbir şey söylemeden elini kemerime atıp çözmeye başladı. Benim içimde inanılmaz büyük bir sevinç vardı. Yatak odasına gidip soyunmaya başladık. Ben her ne kadar acele etsem de o oldukça sakin ve yavaş hareket ediyordu.
Soğukkanlılıkla yatağa girdi. Ben de hemen girdim. Bacaklarını aralayarak beni yavaşça üstüne çekti. Eliyle sikimi tam vajinasına denk getirdi. O sıcak ve ıslak deliğe yavaşça girdiğimde hafifçe inledi. İçine girip çıkarken sürekli olarak yüzüne bakıyordum, o ise sürekli olarak başka taraflara bakarak inlemeye devam etti. Birkaç defa eğilerek boynunu ve yanaklarını öptüm. Biraz yorulup nefes nefese kaldığımda ritmim biraz yavaşladı ama devam etmek için kendimi zorladım. Vajinası ile sikimi kasıp bırakarak daha yüksek bir tonda inlerken boşaldığını anladım. O kasıp bırakma hareketi benim de boşalmama neden oldu.
Sadece bir kere isteyeceğime dair verdiğim sözü tutamadım. Ve sanırım kimseye olmadığım kadar ona aşık oldum.